CategoriesBlog

Hangi Vitamin ve Mineraller Bağışıklığı Güçlendirir?

Vitamin ve mineral takviyeleri bağışıklık sisteminin normal fonksiyonlarını destekleyen besinler içerirler.

Vitamin ve mineral takviyeleri bağışıklık sisteminin normal fonksiyonlarını destekleyen besinler içerirler. Eğer vücudunuzda selenyum, çinko, A, B, B12, C, D, E ve K gibi bağışıklık sistemini güçlendiren vitaminlerin ve minerallerin eksikliği varsa kontrollü olarak takviye bir ürün kullanılabilir.

Tüm vitamin ve minerallerin yeterli miktarda tüketimi, sağlıklı bir yaşam sürmek için olmazsa olmazdır. Ancak konu bağışıklık sistemi olduğunda bazı vitamin ve mineraller biraz daha öne çıkar. Bunlar:

· C vitamini: Antioksidan etkisiyle birlikte bağışıklık sistemi için en önemli vitaminlerden biridir. Suda çözünen vitamindir ve depolanmaz. Günlük yeterli miktarda yemeniz gereklidir. Genelde portakal, limon gibi meyvelerde bolca olduğu bilinir ve doğrudur. Ama C vitaminin tek kaynağı bu meyveler değildir. Ispanak, lahana gibi yapraklı sebzelerde ve çilek gibi bazı meyvelerde de bolca bulunur.

· E vitamini: Oldukça güçlü antioksidan etkisi vardır. Enfeksiyonlara karşı direnç sağlar.

· A vitamini: Karotenoid adı verilen pigmentin bulunduğu havuç, bal kabağı gibi bitkilerde bulunur. Vücuda alınan karotenoidler antioksidan etkisi olan Vitamin A’ya dönüştürülür.

· D vitamini: Kırmızı et, balık, süt ve süt ürünleri, tahıllar D vitamini için iyi kaynaklardır. Besinlerle dışarıdan alınabileceği gibi güneş ışığı etkisiyle insan vücudunda da sentezlenebilir. D vitamininin besin yoluyla emilimi yeterine etkili olmayabilir. Bu yüzden vücutta üretim önem kazanmaktadır. Güneş ışığından yeterine faydalanamayan, D vitamini üretme kapasitesi düşük kişilerde takviye gündeme gelebilir. Özellikle büyüme ve gelişme için çok önemli bir vitamin olduğundan büyüme çağındaki çocukların yeterince D vitamini alıyor olması gerekir.

· Folik asit: Taneli tahıllar ve yeşil yapraklı sebzeler folik asitten zengindir.

· Demir: Hemoglobinin de yapısında bulunan demir, vücutta oksijen taşınmasını sağlar. · Selenyum: Özellikle bağışıklık sisteminin aşırı aktif olmasını engeller.

· Çinko: İnflamasyonu sınırlandırıcı özelliği vardır.

Gerekli olan bu vitamin ve mineraller, dengeli beslenen kişilerde ek bir takviyeye ihtiyaç duymadan yiyeceklerden alınır. Ancak bazı besin gruplarını tüketmeyi tercih etmeyen kişiler takviyeye gereksinim duyabilir. Bu kişiler en yakın sağlık kuruluşuna giderek bir uzmanla görüşmeli ve uzman görüşü doğrultusunda takviye almalıdır.

CategoriesBlog

Vitaminler Bağışıklık Sistemini Güçlendirir mi?

Antioksidan nedir?

Antioksidan, vücudun çevresel ve diğer basınçlara reaksiyon olarak ürettiği dengesiz moleküller ve serbest radikallerin neden olduğu hücrelerin zarar görme durumunu önleyen veya yavaşlatan maddedir.

Antioksidan kaynakları doğal veya yapay olabilir. Bazı bitki bazlı gıdaların antioksidanlar açısından zengin olduğu düşünülmektedir. Bitki bazlı antioksidanlar, bir tür bitki besleyici veya bitki bazlı besinlerdir.

Antioksidan vitaminler nelerdir?

A vitamini: Süt ürünleri, yumurta ve karaciğer

C vitamini: Meyve ve sebzelerin çoğu (özellikle çilek, kiraz gibi meyveler) turunçgiller vb.

E vitamini: Kuruyemiş ve tohumlar, ayçiçeği ve diğer bitkisel yağlar ile yeşil, yapraklı sebzeler

Beta-karoten: Havuç, bezelye, ıspanak ve mango gibi parlak renkli meyve ve sebzeler

Likopen: Domates ve karpuz gibi pembe ve kırmızı meyve ve sebzeler

Lutein: Yeşil, yapraklı sebzeler, mısır, papaya ve turunçgiller

Selenyum: Pirinç, mısır, buğday ve diğer tam tahılların yanı sıra fındık, yumurta, peynir vb.

Bağışıklık sistemi virüs, bakteri, mantar gibi patojenlere karşı organizmayı korur. Her zaman aktif olmasına rağmen,organizmanın patojen ile karşılaştığında bağışıklık sisteminin etkinliği artar. Bir takım vitamin ve mineraller bağışıklıksisteminin sağlıklı bir şekilde işlemesine yardımcıdır. Serbest radikaller olarak adlandırılan, oldukça reaktif, potansiyelolarak zararlı molekülleri stabilize etme yeteneğine sahip moleküllere antioksidan denir. Antioksidanların fazla miktardabulunan serbest radikallerin yükünü azaltma özelliği, vücuttaki diğer sistemlerin yanı sıra bağışıklık sistemindeki doku ve hücrelerin de yapısal bütünlüğünü korumaya yardım eder. A, C, E vitaminleri vücutta sentezlenemeyen ve D vitamini ise vücutta sentezlenmesi için güneş ışınlarına ihtiyaç duyan, bağışıklık fonsiyonunun tam olarak yerinegetirilmesinde önemli görevleri olan antioksidan özelliğe sahip esansiyel besin öğeleridir. Bu besin öğelerinin herbirinin kendine özgü işlevleri vardır. Bağışıklık sistemi oksidatif hasara önemli derecede hassastır ve optimal fonksiyon gösterebilmeleri için antioksidanlar tarafından yeterli düzeyde korunmaya ihtiyaçları vardır. İnsan vücudunda vitaminlerin birçoğu üretilemez . Bu yüzden sağlık için gerekli olan miktar doğal besin kaynakları yoluyla alınamadığı takdirde ilave olarak alınabilmektedir.

CategoriesBlog

Vitaminler Bağışıklık Sistemini Güçlendirir mi?

Mikro besinler vitamin ve minerallerdir.

Mikro besinler vitamin ve minerallerdir. Vücudumuz için bazı yağ asitleri ve yararlı mikroorganizmalar da gereklidir. Multivitamin ve gıda takviyeleri bağışıklık sistemini destekleyici besinler içerebilmektedir. Takviye içerikleri üründen ürüne farklılık göstermektedir.

Beslenme sağlıklı yaşam için insanın öncelikli gereksinimlerindendir. Bu nedenle, doğru beslenme bilgisine sahip olmak ve günlük yaşamda bu bilgileri doğru uygulamak, beslenmenin temel ilkelerindendir. Mikro besinler (vitaminler, mineraller, eser elementler) enerji metabolizması, hücresel büyüme ve farklılaşma, organların işlevlerini yerine getirmesi ve immün fonksiyonların düzenlenmesi gibi birçok fonksiyonda rol almaktadır. Ayrıca mikro besin öğeleri insan metabolizmasını doğrudan veya dolaylı olarak intestinal mikrobiyota aracılığıyla etkilemektedir. Vitaminler canlı hücrelerde yaşamsal ve biyokimyasal reaksiyonların düzenlenmesi için enzimlerin öncüleri olarak rol alan temel mikro besin öğeleri olup çoğu organizma tarafından sentezlenememektedir. Canlılar için elzem olan vitaminler diyet yoluyla karşılanmalıdır.

Mikro Besinlerin Bağışıklık Sistemindeki Önemi

Mikro besinler yaşam evresinden bağımsız olarak, bağışıklık sistemi için hayati rolleri bulunmaktadır. Mikro besin eksikliği veya yetersiz alımı, dünya çapında yaygın olarak kabul edilen beslenme sorunlarından birisidir. Bazı mikro besinlerin çocukluk, yaşlılık gibi hayatın farklı dönemlerinde veya kronik rahatsızlık, obezite gibi hastalıklı bireylerde yetersiz olma olasılığı daha yüksektir. Bağışıklık sisteminin etkinliğini sürdürmek için en çok ihtiyaç duyulanların mikro besinler A, C, D, E, B2, B6 ve B12 vitaminleri, folik asit, beta karoten, demir, selenyum, çinko olarak bildirilmektedir. Yetersiz mikro besin alımı, bağışıklık sistemi içindeki çeşitli fonksiyonları etkiler, enfeksiyonlara karşı direncin azalması ve semptomların şiddetinde bir artışa neden olabilir.

Antioksidan özelliği çok uzun süredir tanımlanmış olan A, C, E, vitaminlerinin radikalleri temizleme, reaksiyonları durdurma veya baskılama, doku hasarlarını onarma, enzim kinaz kaçaklarını önleme, antioksidan kapasiteyi artırma, antioksidan aktiviteyi güçlendirme gibi yolları kullanarak oksidan-antioksidan dengeyi nasıl korudukları artık iyi bilinmektedir. Tüm vitaminler birer antioksidan kabul edilmekle birlikte, antioksidan etkileri yaygın olarak bilinen vitaminler C ve E vitaminleridir. Antioksidan vitamin, metabolik oksidasyonu engelleyen ve bağışıklık sistemini güçlendiren vitamindir. A vitamini ön maddesi ß karoten de kuvvetli bir antioksidan olduğundan A, E ve C vitaminleri üçlüsü antioksidan vitaminler olarak bilinir. E vitamini, yağda çözünen önemli bir antioksidandır. Hücre zarları ve lipo proteinlerde önemli antioksidan işlevler görmektedir. Yağda erimesi nedeniyle hücrelere kolayca girer ve vücutta birikir, hücrelerde gelişim sağlar. K vitamininin metabolik ürünlerinin antioksidan etkisi, vücut sıvılarında vitamin E’ye eş bir antioksidan güce sahip olduğu ifade edilmektedir.

Düşük C vitamini durumu, pnömoni gibi enfeksiyonlara duyarlılığı artırabilir. Çünkü C vitamini gibi düşük antioksidan düzeyleri pnömonide gözlenen oksidatif stresi karşılayamaz. Patojenlere karşı bağışıklık yanıtı sırasında artan ROS (Reaktif oksijen türleri, Reactive Oxygen Species) üretimi, C vitamini seviyelerini daha da düşürebilir. Bunu dengelemek için C vitamini takviyesine ihtiyaç duyulabilir. D vitamini eksikliği, muhtemelen bağışıklık sistemi boyunca bulunan D vitamini reseptörlerinin aktivitesi ile ilişkili enfeksiyon ve multiple skleroz ve diyabet gibi oto-immün hastalıklar riskini artırabilir.

İnsan vücudunun %4 – 5’ i minerallerden oluşmuş olup, yaklaşık 16 – 20 mineralin insan beslenmesinde elzem olduğu kabul görmektedir. Bu minerallere örnek vermek gerekirse; kalsiyum, fosfor, potasyum, sodyum, klor, sülfür, magnezyum, iyot, molibden, kobalt ve kromdur. Bunlardan bazıları makro mineraller, bazıları da diğer mikro mineraller yada eser elementler olarak sınıflandırılırlar. Vitaminler vücut çalışmasındaki fonksiyonları biyokimyasal tepkimelerin düzenlenmesi ile ilgilidir. Bazıları koenzim, bazıları da hormonlara benzer etki gösterirler. Bu nedenle, herhangi biri alınmadığında o vitaminin yardımcı olduğu kimyasal tepkime yürüyemeyeceğinden büyümede ve organizmadaki fonksiyonlarında aksamalar olabilmektedir.

Çinko (Zn) vücudumuz için en önemli eser elementlerden biridir ve mikroorganizmaların, bitkilerin ve hayvanların büyümesi ve gelişmesi için vazgeçilmezdir. Tüm vücut dokularında ve salgılarında göreceli olarak yüksek konsantrasyonlarda bulunur, ancak tüm vücuttaki çinkonun % 85’i kas ve kemiklerde, % 11’i cilt, karaciğer, prostat ve gözün bölümlerinde yüksek konsantrasyonlarda, ve kalanı tüm dokularda bulunur. Yetişkin vücudundaki ortalama Zn miktarı yaklaşık 1.4-2.3 g’dir. Demirden sonra canlı organizmalarda en çok bulunan ikinci geçiş metali iyonudur. Çinko, 300’den fazla enzimin çalışmasına etkili olan tek metaldir. Çinko, doğal ve kazanılmış bağışıklık yanıtların düzenlenmesinde rol oynayan temel bir mikro besindir. Çinko eksikliğinin ana nedeni yetersiz beslenmedir. Çinko vücutta pek çok temel fizyolojik fonksiyonda yer alır ve eksikliği ciddi hastalıklara yol acar. 300’den fazla enzim ve 1000’den fazla transkripsiyon faktörü fonskiyon gösterebilmek için çinkoya ihtiyaç duyar. Çinko yüksek proliferatif kapasiteye sahip immun sistem hücreleri için elzemdir ve hem doğuştan hem de adaptif immunite fonksiyonlarını etkilemektedir. Çinko eksikliği sitokinin üretimini değiştirerek timik atrofiyi artırabilir, lenfosit sayısını ve aktivitesini azaltabilir, oksidatif stres ve inflamasyonu artırabilir ve bundan dolayı, her türlü enfeksiyon (bakteriyel, viral ve mantar), özellikle de ishal ve zatürre riski artabilir.

Bağışıklık sistemi yaşam seyri üzerinde birçok değişikliğe uğrar çocukluk döneminde gelişir ve olgunlaşır, erken yetişkinlikte potansiyel olarak en yüksek işleve ulaşır ve yaşlılıkta çoğu insanda giderek azalır. Çoklu mikro besin eksiklikleri tüm dünyada yaygındır ve yaşla birlikte olasılığı artmaktadır. Her yaş grubunun özel ihtiyaçlarına göre uyarlanmış takviye, optimal bağışıklık fonksiyonu için yeterli bir temel sağlamaya yardımcı olabilir. Mevcut klinik veriler, mikro besin takviyesinin enfeksiyon riskini ve şiddetini azaltabildiğini ve daha hızlı bir iyileşmeyi desteklediğini göstermektedir. Bununla birlikte, mikro besin takviyesinin bağışıklık fonksiyonları ve klinik sonuçlar üzerindeki etkileri konusunda çok daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. Bununla birlikte, mikro besinlerin bağışıklıktaki önemi, mikro besin eksikliklerinin enfeksiyon riski ve ciddiyeti üzerindeki etkileri ve yetersiz mikro besin durumunun dünya çapında yaygınlığı, bağışıklığı desteklemek için hedeflenen çoklu mikro besin takviyesinin kullanımı için sağlam bir temel oluşturmaktadır.

CategoriesBlog

Pandemide Çocukların Bağışıklık Sistemine, Vitamin Takviyesinin Faydaları Nelerdir?

Yeni koronavius hastalığı “COVID-19” dünyada birçok insanın hayatını tehdit eden ciddi bir halk sağlığı sorunu olmuştur. Bu yeni virüsten korunmada veya hastalık şiddetini hafifletmede, SARS-CoV-2 için halen spesifik bir tedavinin olmadığı da dikkate alındığında, bağışıklık sistemin aktif ve güçlü tutulması önemlidir. Beslenme ve bağışıklık arasında oldukça karmaşık ve güçlü ilişki bulunmaktadır. Epidemiyolojik ve deneysel çalışmalar beslenme, bağışıklık sistemi ve enfeksiyon üçgeninde diyet müdahalelerinin önemine işaret etmektedir. Bu süreçte makro ve mikro besin öğesi gereksinimlerini karşılayacak şekilde yeterli alımını sağlayan bir beslenme planına uyulması, diğer zorunlu tedbirler ile birlikte hastalıktan korunmada etkili olacaktır. Ayrıca hastalığın seyrine uygun olarak yapılan beslenme müdahaleleri tedavinin bir parçası olarak, iyileşme ve sağ kalım oranının artmasında potansiyel etki sağlayacaktır.

Bebekler, yaşamın ilk birkaç yılında tam olarak gelişen olgunlaşmamış bir bağışıklık sistemiyle doğarlar. Bağışıklık yeterliliği yaşla birlikte azalabilir. Yaşamın erken ve geç dönemlerinde ortaya çıkan optimal altı bağışıklık yeterliliği enfeksiyona yatkınlığı artırır. Yetersiz beslenme, bağışıklık savunmasını azaltır ve bireyi enfeksiyona karşı daha duyarlı hale getirir. Bununla birlikte, bir enfeksiyona karşı bağışıklık tepkisinin kendisi beslenme durumunu bozabilir ve vücut kompozisyonunu değiştirebilir. Pratik olarak tüm bağışıklık biçimleri protein-enerji yetersiz beslenmesinden etkilenir, ancak spesifik olmayan savunmalar ve hücre aracılı bağışıklık en ciddi şekilde etkilenir. Mikrobesin eksiklikleri bağışıklık fonksiyonunu bozar.

Çocuklarda bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi için öncelikli olarak sağlıklı beslenme, uyku, stresten uzak olmak, iyi su tüketimi ve her renkten beslenmenin çok önemli. Sarı, kırmızı, yeşil sebze ve meyve tüketimi, et, süt, yumurta tüketimi ve balık tüketimi gibi doğal ve dengeli beslenmek, bağışıklığın güçlendirilmesi için çok önemli.

Bağışıklık sisteminin regülasyonunda özellikle A, D, E ve C vitamini, niasin (B3), ve Kobalamin (B6) önemli rol oynamaktadır. Çinko, demir ve selenyum doğal ve adaptif bağışıklık tepkilerinin düzenlenmesinde rol oynayan önemli mikro besin öğeleridir. Mikro besin öğelerinin sağlıklı ve dengeli beslenme ile veya gerekirse vitamin ve mineraller ile zenginleştirilmiş öğünler veya suplementasyon yolu ile bireylere verilmesi önem arz etmektedir.

Çocuklarda bağışıklığı güçlendirmek için kontrollü olarak bağışıklık güçlendirici vitamin-mineral takviyeleri kullanılabilir. Bağışıklığı destekleyen ve zarar vermeyen ürünleri ise D vitamini (yaşa uygun dozda), C vitamini ve çinko olarak sıralayabiliriz. Ayrıca haftada 1-2 kez balık yiyorsa Omega-3 desteği de alınmasına gerek yok, ancak yemiyorsa Omega-3 desteği alınabilir. Tüm bu ek gıda ve vitamin takviyeleri hekime danışılarak kulanılabilir.

REFERANSLAR

** Petric D. Immune system and COVID-19. doi:DOI: 10.13140/RG.2.2.21811.99366

https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1273387

**Philip C Calder. Feeding the immune system

https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/23688939/

https://www.anadolusaglik.org/blog/pandemide-cocuklarin-bagisiklik-sistemini-guclendirmenin-yollari

Doç. Dr. Neşe Karaaslan Bıyıklı

**. Chasapis, Christos & C Loutsidou, Ariadni & Spiliopoulou, Chara & Stefani – dou, Maria. (2011). Zinc and human he – alth: An update. Archives of toxicology. 86. 521-34. 10.1007/s00204-011-0775-1.

**https://www.healthline.com/nutriti – on/zinc#sources

**] Rangan, Anna & Samman, Samir. (2012). Zinc Intake and Its Dietary Sources: Results of the 2007 Australian National Children’s Nutrition and Physi – cal Activity Survey. Nutrients. 4. 611-24. 10.3390/nu4070611.

** Sabina Khanam (2018) Impact of Zinc on Immune Response. Immunol Curr Res 2: 103.

**Gammoh NZ, Rink L. Zinc in Infection and Inflammation. Nutrients. 2017;9(6):624. Published 2017 Jun 17. doi:10.3390/nu9060624

**Ogawa, Youichi & Kawamura, Tatsu – yoshi & Shimada, Shinji. (2016). Zinc and skin biology. Archives of Bioche – mistry and Biophysics. 611. 10.1016/j. abb.2016.06.003.

**Gupta M, Mahajan VK, Mehta KS, Chauhan PS. Zinc therapy in dermatology: a review. Derma – tol Res Pract. 2014;2014:709152. doi:10.1155/2014/709152

**Songu M, Katılmış H. 2012. En – feksiyondan korunma ve immün sistem. J Med Updates 2012;2(1):31-42 .doi:10.2399/jmu.2012001006

**Alkan Ş. İmmün Sistem ve Bar – sak Mikrobiyotası. J Biotechnol and Strategic Health Res. 2017;1 (Special issue):7-16

**Çetinbaş S., Kemeriz F., Göker G., Biçer İ., Velioğlu Y.S. 2017. İnsan Mikrobi – yomu: Beslenme ve Sağlık Üzerindeki Etkileri. Akademik Gıda 15(4) (2017) 409-415, DOI: 10.24323/akademik-gi – da.370267.

**Koçak T., Şanlıer N. Mikrobesin Öğe – leri ve Mikrobiyota Etkileşimi. Gümüş – hane Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi (GÜSBD) 2017; 6(4): 290-302

**Besler T, 2011. Beslenme destek te – davisi: genel ilkeler ve malnütrisyonun değerlendirilmesi. 7. Ulusal İç Hastalıkla – rı Kongresi. 10 – 13 Mart 2011, Bursa

**Maggini S., Pierre A. and Calder P.C. 2018. Immune Function and Micronut – rient Requirements Change over the Life Course. Nutrients 2018, 10, 1531; 1-27.

**Şahin H. 2016. Çinko, İmmün Sis – tem ve Enfeksiyon Etkileşimleri. Turkiye Klinikleri J Nutr Diet-Special Topics. 2016;2(2):77-81

**Aslan R, 2018. Vitaminler Oksidan Antioksidan Dengeyi Nasıl Etkiliyor. Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı Cilt 6 Sayı 68

**https://novanutrica.com/bagisiklik – ta-onemli-bir-mikro-besin-cinko/

** https://gtbd.org.tr/wp-content/uploads/2020/06/Mikro-Besinler-ve-Ba%C4%9F%C4%B1%C5%9F%C4%B1kl%C4%B1k-Sistemimiz.pdf

CategoriesBlog

Bağışıklık Sistemi Nasıl Güçlenir?

Bağışıklık sistemi nedir ve nasıl çalışır?

Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan edilmesine neden olan ve Türkiye’de de yayılmaya başlayan coronavirüse karşı kendinizi ve sevdiklerinizi korumak için yapabileceğimiz en önemli şeylerden biri de, Sağlık Bakanlığı’nın belirttiği gibi bağışıklık sisteminizi güçlü tutmaktır. Sağlıklı yaşamaya her zamankinden daha fazla özen gösterilmesi gereken bu dönemde dengeli beslenmek ve bağışıklık sistemini güçlendirici besinleri tüketmek de önem taşır.

Bağışıklık sistemi nedir ve nasıl çalışır?

Bağışıklık sistemi veya immün sistem, bir canlıdaki hastalıklara karşı savunma mekanizmasını oluşturan, patojenleri ve tümör hücrelerini tanıyıp onları yok eden, vücudu yabancı ve zararlı maddelerden koruyan karmaşık bir sistemdir. Kısacası vücudu hastalıklara karşı koruyan bir savunma kalkanıdır.

Bağışıklık sistemi bir patojenle temas ettiğinde, bağışıklık tepkisini tetikler. Bağışıklık sistemi, patojenler üzerindeki antijenlere yapışan ve onları öldüren antikorları serbest bırakır. Vücuda girmeye çalışan tüm maddeleri tanır, ayrıştırır ve zararlı gördüklerini yok eder.

Doğum ile birlikte aktif hale gelen bağışıklık sistemi zayıfladığında insanın hastalığa yakalanma riski de aynı oranda artar. Bağışıklık sistemindeki zayıflığı fırsat bilen virüs ve mikroplar ise vücuda akın ederek hastalıklara yol açar. Enfeksiyonlar gelişir. Enfeksiyonlar bağışıklık sisteminin daha da zayıflamasına yol açar. Vücudun hastalıklara yakalanma riskini en aza indirmek için bağışıklık sistemini güçlendirmek gerekir. Bu sayede vücut hastalıklara karşı tekrar direnç kazanır.

Bağışıklık sistemi nasıl güçlenir?

Bağışıklık sistemini güçlendirmek için farklı yollar mevcuttur. Bağışıklık sistemini destekleyen besinler ile beslenmek, uyku düzeni ve genel sağlığa dikkat etmek, egzersiz yapmak, bağışıklık sistemini güçlendiren ilaçlar ve bağışıklık sistemini güçlendiren takviyeler kullanmak ilk akla gelen öneriler arasında yer almaktadır. Fakat bu bağışıklık sistemini güçlendiren ilaçları ve takviyeleri bir uzmana danışarak kullanmak gereklidir.

CategoriesBlog

Bağışıklık Sistemini Korumanın Yolları

Sizin için bir araya getirdiğimiz 7 maddeyi hayatınızın bir parçası haline getirerek bağışıklık sistemini korumak ve güçlendirmek için bir adım atabilirsiniz.

Bizi hastalıklara karşı koruyan “Bağışıklık sistemi nasıl koruyabiliriz? ” Sizin için bir araya getirdiğimiz 7 maddeyi hayatınızın bir parçası haline getirerek bağışıklık sistemini korumak ve güçlendirmek için bir adım atabilirsiniz.

1.)Düzenli egzersiz yapın

Sağlıklı yaşamın temellerinden biri olan düzenli egzersiz sadece kilo kontrolü için yapılan bir uygulama değildir. Düzenli egzersizin kalp damar sağlığını koruduğu, hafif şiddetli depresyona iyi geldiği ve bağışıklık sistemini güçlendirdiği birçok çalışma ile kanıtlandı.

Ayrıca düzenli egzersiz ile kalp, damarlar ve kandan oluşan dolaşım sistemini destekleyebilirsiniz. Çünkü etkili bir dolaşım, hücrelerin yaşamsal fonksiyonu için gerekli olan oksijen ve besinlerin düzgün bir şekilde iletilmesini sağlar.

İmmün sisteminin korunması için kullanılan takviyeler genel olarak aşağıdaki üç bağışıklık sürecinde görev alır.

2.)Takviyeler kullanın

Oksidatif hasara karşı koruma: Önerilen takviyeler; C ve E vitaminleri, demir, çinko, bakır, selenyum.

Hücrelere zarar veren ve çalışmalarına engel olan maddelere oksidan maddeler adı verilir. Oksidan maddelere uzun süreli maruz kalan bağışıklık sistemi hücreleri yeteri kadar çalışamaz ve hastalıklara yakalanma riski artar. Yukarıda adı geçen vitaminler ve mineraller bağışıklık sistemi hücrelerini korur, oksidatif hasarı kontrol altında tutar.

Hücre çoğalmasına destek: Önerilen takviyeler; A, D, B6, B12 Vitaminleri, folik asit, çinko ve demir.

Hücre çoğalmasının desteklenmesi, bir mikroorganizmanın vücuda girdiğinde beklenilen yanıtı en hızlı şekilde verebilmesini sağlar. Adı geçen vitaminler ve mineraller, hücrelerin üretilmesi ve olgunlaşmasına yardımcı olur. İnflamasyon (Yangısal Süreç) yönetimi. Önerilen takviyeler: EPA ve DHA

Vücutta inflamasyonun başlaması herhangi bir mikroorganizmanın girdiğini ya da vücutta herhangi bir hasarın olduğunu gösterir. İnflamasyon bağışıklık yanıtının bir parçasıdır ve bu açıdan faydalıdır. İnflamasyon süreci ile bağışıklık sistemi hücreleri gerekli dokulara ulaşır. Vücut sinyalleri alıp yabancı maddeyi ortadan kaldırdıktan sonra ise inflamasyon sürecinin baskılanması gerekir çünkü sürekli inflamasyonun olması vücutta dokulara hasar verebilir. İşte bu noktada antiinflamatuar yani inflamasyonu baskılama özellikleri olan EPA ve DHA gibi yağ asitlerinin alınması önerilir ve yangısal sürecin kontrolü sağlanır.

3.)Uyku düzeninizi iyileştirin;

Az uyumaya bağlı olarak vücutta sitokin denen maddelerin miktarında azalma olur. Sitokinler uyku sırasında bağışıklık sistemi tarafından üretilen maddelerdir ve koruyucu protein olarak bilinir. Araştırmalar kaliteli uyku uyumayan bireylerin, mikroorganizmalara maruz kaldıktan sonra daha çabuk hastalanabildiğini ve iyileşme süresinin daha uzun sürdüğünü gösterir. Uzun süreli uykusuzluk yaşayan bireylerde bağışıklık sisteminin zayıflamasının yanı sıra kalp damar hastalıkları ve diyabet gibi kronik hastalıkların görülme oranında artış da olabilir. Ortalama olarak her gün yetişkinlerin 7-8 saat, çocukların 9-10 saat uyuması önerilir.

4.)Stresi daha iyi yönetin;

Yoğun strese maruz kalmak, depresif duygu duruma sahip olmak ve endişelenmek gibi durumlar, vücutta kortizol hormonunun aşırı yükselmesine sebep olur. Kortizol, bağışıklık sisteminin tepkisinde önemli rol oynayan bir hormondur. Kortizol seviyeleri aşırı yükseldiğinde, dokuların hormona karşı duyarlılığı azalır, bu da bağışıklık sisteminin tepkisiz kalmasına yol açar. Böylelikle mikroorganizmalara karşı yanıt azalır.

Stresten uzak durmaya çalışmak, yoga, meditasyon, rahatlatıcı müzik gibi uygulamaları hayatın bir parçası haline getirmek stres yönetmede etkili tekniklerdir.

5.)Günlük beslenme düzenine dikkat edin;

Günlük yaşam koşuşturmacası içerisinde, genellikle beslenmemize gereken önemi vermeyiz. Oysa ki dengeli bir beslenme rutini uyguluyor olsak bile alınması gereken vitamin ve mineralleri tam alamayabiliriz.Her atlanılan öğün ise bağışıklık sisteminde zayıflamaya yol açar.

Yağsız et, yumurta, balık, deniz ürünleri, bağışıklığın desteklenmesinde önemli olan çinko ve protein açısından zenginken C, E, A vitaminlerince zengin olan fındık, turunçgil gibi gıdalara da öğünlerimizde mutlaka yer vermeliyiz. Günlük beslenme düzeninin, çeşitli meyveler, sebzeler, tahıllar, yağı azaltılmış süt ve süt ürünleri ile mutlaka zenginleştirilmesi önerilir.

6.)Zararlı alışkanlıklardan uzak durun;

Sigara kullanımı bağışıklık sistemine çift yönlü zarar verir. Bunlardan birincisi solunum yollarına zarar vererek dışarıdan gelen partiküllerin vücut içerisine girmesine sebep olmasıdır. Diğeri ise içerdiği oksidan maddeler ile bağışıklık sistemi hücrelerine zarar verip etkin bir şekilde çalışmalarını engeller. Alkol tüketimi de bağışıklık sistemini zayıflatabilir. Alkol karaciğerden metabolize olduğu için aşırı alkol tüketimi hem karaciğere zarar verir hem de bağırsağın normal florasını bozar.,3

7.)Hijyene Dikkat Edin;

Kişisel hijyenin yanı sıra tüketilen gıdaların temizliği de oldukça önemlidir. Meyve ve sebzelerin güzelce yıkanması, mümkünse sirkeli suda bekletilmesi önerilir. Mikroorganizmalardan uzak durmak için hasta olan insanlarla temas etmemek, aynı ortamda bulunmamak önemlidir. Ek olarak elleri sık sık su ve sabunla ortalama 20 saniye boyunca yıkamak gerekir.

KAYNAKÇA;

1* https://www.health.harvard.edu/staying-healthy/how-to-boost-your-immune-system

2* https://lpi.oregonstate.edu/sites/lpi.oregonstate.edu/files/lpi-immunity-infographic_0.pdf

3* https://njaes.rutgers.edu/covid-19/7-common-sense-tips-for-optimizing-your-immune-system.pdf

CategoriesBlog

Koronavirüse(Covid) Karşı Bağışıklık Sistemini Güçlendiren Vitaminler Nelerdir?

COVID-19’a karşı kayıtlı bir ilaç olmadığı için, bağışıklık sistemi en iyi savunmadır.

COVID-19’a karşı kayıtlı bir ilaç olmadığı için, bağışıklık sistemi en iyi savunmadır, çünkü vücudun patojenlere (örneğin virüsler, bakteriler, mantarlar, tek hücreliler ve solucanlar) karşı doğal savunma kabiliyetini destekler ve enfeksiyonlara direnir. Üç tür bağışıklık vardır, doğuştan gelen bağışıklık (hızlı tepki), uyarlanabilir bağışıklık (yavaş tepki) ve pasif bağışıklıktır. Pasif bağışıklığın iki türü vardır: anne tarafından alınan doğal bağışıklık ve tıptan alınan yapay bağışıklık. Deri ve inflamatuvar yanıtlar vücut etkilendiğinde başlar. Ancak vücut ilk kez mikrop veya virüsle karşılaştığında bağışıklık sistemi düzgün çalışamaz ve hastalık meydana gelebilir. Bu senaryo, COVID-19 durumunda olan şeydir. Beslenmenin bağışıklık sistemi üzerindeki etkisine ilişkin birçok rapor vardır ve A, D, C, E, B6, B12, folat, bakır, demir, çinko ve selenyumun potansiyel sinerjik ilişkilere sahip olduğu ortaya konmuştur. Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi ve aralarında C vitamini, D ve çinkonun rolü güçlü bir şekilde onaylanmış ve bağışıklık sistemi gücü üzerinde önemli faktörler olarak bildirilmiştir. Vitaminlerin COVİD-19 üzerine etkilerini araştıran çalışmalar, beslenmenin COVID-19 dâhil enfeksiyonun önlenmesinde önemli bir faktör olarak hareket edebileceği gerçeğini güçlendirmektir.

C Vitamini

C vitamininin bağışıklık özellikleri, potansiyel bir antiviral ve antikanser besin maddesi olduğu çalışmalar tarafından gün ışığına çıkarıldı. C vitamini, elektronları alıcı moleküllere veren güçlü bir indirgeyici maddedir (oksidatif redüksiyon veya redoks). Bu redoks yeteneği ile bağlantılı olarak, C vitamini bir antioksidan ve / veya enzim kofaktörü olarak işlev görebilir. Plazmada, az miktarda C vitamini, proteinleri, lipitleri, karbonhidratları ve nükleikleri koruyan enzimatik olmayan bir antioksidan görevi görür

Kritik derecede hasta olan COVID-19 yoğun bakım ünitelerinde bulunan hastaların çoğunda düşük C vitamini ve D vitamini seviyeleri var olduğu yapılan çalışmalarda görülmektedir[1]. Enfeksiyon sırasında, C vitamini seviyeleri azalabilir ve kişinin C vitamini gereksinimi enfeksiyonun şiddeti ile artar. Her türlü enfeksiyon sırasında C vitamini konsantrasyonları, kullanımından dolayı bağışıklık hücreleri (örn. Lökositler) hızla daha düşük konsantrasyonlara düşer ve daha sonra enfeksiyonun nedenini ortadan kaldırarak tekrar normale döner, bu da C vitamininin aktif olarak koruma vücudu savunma görevinde yer aldığını kanıtlar.

C Vitamini eksikliği nedeniyle bozulmuş bağışıklık ve enfeksiyonlara karşı daha yüksek duyarlılık bildirilmiş ve C vitamini takviyesi, COVID-19 enfeksiyonu gibi ciddi solunum yolu ve sistemik enfeksiyonların önlenmesi ve / veya tedavisinde yararlı olduğu görülmüştür. Pnömoni, gastrointestinal sistem bozuklukları ve ishal gibi enfeksiyonlar ve sıtma gibi diğer enfeksiyonlar dahil solunum sistemi enfeksiyonlarının, ortak belirtilerin azalması ve enfeksiyon süresinin kısalması ve nihayetinde özellikle çocuklarda görülme sıklığının azalması yoluyla tedavi edilmesi için yeterli C vitamini alımı tavsiye edilmiştir. C vitamini güvenli ve ucuz bir temel besindir ve bu nedenle COVID-19 üzerindeki olası etkileri, diğer birkaç potansiyelle birlikte teşvik edilmelidir

D Vitamini

Akut solunum yolu enfeksiyonlarının önlenmesi veya tedavisinde D vitamininin potansiyel rolüne olan ilgi, 1930’lara kadar uzanıyor. 2007-2020 yılları arasında yürütülen randomize kontrollü çalışmaların meta-analizleri, D vitamininin akut solunum yolu enfeksiyonlarına karşı koruyucu etkilerini ortaya koymaktadır. Şiddetli COVID-19 risk faktörleri ile obezite, ileri yaş ve D vitamini eksikliği arasındaki çarpıcı örtüşme, bazı araştırmacıların COVID-19 için D vitamini kullanımının faydalı olabileceği görüşünü ortaya çıkarmıştır[4]. COVID-19’un patolojisi, SARS-CoV2 ile vücut bağışıklık sistemi arasındaki karmaşık bir etkileşimi içerir. Yapılan bazı çalışmalar, zayıf yaşlı kişiler arasında, COVID-19 sırasında veya hemen öncesinde alınan D3 vitamini desteğinin daha az şiddetli COVID-19 ve daha iyi hayatta kalma oranı ile ilişkili olduğunu bildirmiştir. D3 vitamini takviyesi, insidansı çarpıcı bir şekilde artan ve şu anda tedavisi olmayan COVID-19 için etkili, erişilebilir ve iyi tolere edilen bir tedaviyi temsil edebilir. Yaşlı yetişkinleri enfeksiyon sırasında veya hemen öncesinde D3 vitamini ile desteklemenin COVID-19’u iyileştirip iyileştiremeyeceğini veya önleyebileceğini doğrulamak için daha ileri prospektif, tercihen girişimsel çalışmalara elbette ihtiyaç vardır

A Vitamini

Yağda çözünen vitamin olan retinol, bağışıklık sisteminde, özellikle doğuştan gelen ve hücre aracılı bağışıklığın ve humoral antikor yanıtlarının düzenlenmesinde rol oynar. A vitamini eksikliğinde mukozal epitel bütünlüğü tehlikeye girer ve bu da gözlere, solunum yollarına ve gastrointestinal sistemde çeşitli patojenlerin istilasına yatkınlığa neden olabilir. Üçüncü dünya ülkelerinde, yetersiz beslenen çocuklara A vitamini verilmesi kızamığa karşı koruma sağlar ve bu virüsün neden olduğu enfeksiyondan ölümleri azaltır. Ayrıca, A vitamini takviyesinin insanlarda antikor titrelerini iyileştirdiği gösterilmiştir.

E Vitamini

E Vitamini, özellikle yaşlı yetişkinlerde sıklıkla yetersiz seviyelerde olan başka bir bağışıklık güçlendiricidir; Aslında, yaşlı yetişkinlerin üçte ikisinin düşük E vitamini düzeyine sahip olduğu tahmin edilmektedir. 400 ila 800 IU arası alımlar yaşlı yetişkinlerde enfeksiyonları önemli ölçüde azaltığı görülen çalışmalar mevcuttur

Bakır

Bağışıklık sistemi, çeşitli işlevlerini yerine getirmek için bakıra ihtiyaç duyar. Oksidasyon-indirgeme reaksiyonları için gerekli bir kofaktördür ve bakır enzimleri, enerji üretimi, demir metabolizması, bağ dokusu olgunlaşması ve nörotransmisyon gibi çeşitli fizyolojik yolları düzenler.

Selenyum

Selenyum, doğuştan gelen ve edinilmiş bağışıklık sistemlerini etkiler. Redoks regülasyonunda ve antioksidan fonksiyonda anahtar rol oynar. AIDS hastaları için en önemli besin maddesidir. Ayrıca sitomegalovirüsün kalbe zarar veren etkilerine karşı da koruyucudur. Selenyumun antioksidan glutatyon ile sinerjik etkisi, oksidatif stres sırasında üretilen aşırı zararlı radikalleri ortadan kaldırarak koruyucu etkilerini açıklar.

Çinko

Çinko, immünolojik özellikleri nedeniyle incelenmiştir ve özellikle bağışıklık sisteminde yüksek oranda çoğalan hücreler için gerekli olduğu bulunmuştur. Çinko ayrıca hem doğuştan gelen hem de uyarlanabilir bağışıklık fonksiyonlarını etkiler. Çinko, cilt ve mukozal membran bütünlüğünün korunmasını artırır ve bağlı olmayan çinko iyonları, rinovirüs replikasyonu üzerinde doğrudan bir antiviral etkiye sahiptir. Çinko takviyesi, doğuştan gelen bağışıklığın hücresel bileşenlerini, antikor tepkisini ve sitotoksik CD8 + T hücrelerinin sayısını artırır.

KAYNAKÇA

[1] Ilie, P. C., Stefanescu, S., & Smith, L. (2020). The role of vitamin D in the prevention of coronavirus disease 2019 infection and mortality. Aging Clinical and Experimental Research, 1-4.

[2] Arvinte, C., Singh, M., & Marik, P. E. (2020). Serum levels of vitamin C and vitamin D in a cohort of critically ill COVID-19 patients of a north American community hospital intensive care unit in May 2020: A pilot study. Medicine in drug discovery, 8, 100064.

[3] Alpert, P. T. (2017). The role of vitamins and minerals on the immune system. Home Health Care Management & Practice, 29(3), 199-202.

[4] Martineau, A. R., & Forouhi, N. G. (2020). Vitamin D for COVID-19: a case to answer?. The Lancet Diabetes & Endocrinology, 8(9), 735-736. [5] Annweiler, C., Hanotte, B., de l’Eprevier, C. G., Sabatier, J. M., Lafaie, L., & Célarier, T. (2020). Vitamin D and survival in COVID-19 patients: A quasi-experimental study. The Journal of Steroid Biochemistry and Molecular Biology, 204, 105771.

CategoriesBlog

Vitaminlerin Bağışıklık Sistemine Etkileri Nelerdir ?

Vitaminler, vücudumuzun hücreleri tarafından uygun büyüme, gelişme, eksiklik bozuklukları gibi hastalıkların önlenmesi ve bağışıklık sistemi etkinliğinin artırılması için kullanılan hayati organik besin maddeleridir.

Vitaminler, vücudumuzun hücreleri tarafından uygun büyüme, gelişme, eksiklik bozuklukları gibi hastalıkların önlenmesi ve bağışıklık sistemi etkinliğinin artırılması için kullanılan hayati organik besin maddeleridir. Bağışıklık, biyolojik sistemlerdeki enfeksiyonlara, hastalıklara veya diğer istenmeyen biyolojik istilalara ve otoimmün hastalıklara karşı savaşan doğal savunma mekanizmasıdır. Bağışıklık, cilt, hücresel tepki ve humoral bağışıklık tepkisi gibi üç ana özelliği ile yaşama koruma sağlar. Yetersiz beslenen bireylerin enfeksiyonlara daha duyarlı olduğu ve proteinler, lipitler ve karbonhidratlar gibi makro besinlerdeki eksikliklerden kaynaklanan bazı hastalıklar uzun zamandır bilinmektedir. Vitaminler vücudumuzda farklı işlevler yerine getirir ve patojenlere karşı bağışıklık tepkisini artırmak bunlardan biridir. Daha yakın zamanlarda, çeşitli vitaminler ve mineraller gibi mikro besinlerin, belirli enfeksiyonlara, iltihaplanmalara ve muhtemelen bazı kanserlere karşı korumak için bağışıklık sistemini güçlendirmede önemli rol oynadığı ortaya çıktı. Yeterli miktarda mikro besin, özellikle vitamin alımı gereklidir ve sağlıklı bağışıklık sistemi ve optimal işlevselliği için zorunlu kabul edilir. Genel popülasyonda bağışıklık fonksiyonlarında bireyler arası farklılıklar mevcuttur; bu farklılıklar yaş, cinsiyet, egzersiz seviyesi, sigara, alkol tüketimi, stres, adet döngüsü, obezite, diyet ve benzerlerinden etkilenir. Bağışıklık sisteminin etkinliği, büyük ölçüde bireyin beslenme durumuna bağlıdır. Yetersiz makro besin ve / veya mikro besin alımından kaynaklanan yetersiz beslenme, doğuştan gelen bağışıklık konakçı korumasını baskılayabilir.

Bağışıklık yeterliliğini sürdürmek için gerekli olan belirli vitamin, mineral ve eser elementlerin rolü kanıtlanmıştır. Bunlar arasında A, C, D ve E vitaminleri; folik asit; B6 ve B12 vitaminleri; beta karoten; Demir; riboflavin; selenyum; ve çinko yer almaktadır. Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi için C vitamini, D vitamini ve çinkonun rolü güçlü bir şekilde onaylanmış ve bağışıklık sistemi gücü üzerinde önemli faktörler olarak bildirilmiştir. Bağışıklık fonksiyonu ve enfeksiyona karşı direnci arttırır. Bu mikro besinlerin yeterli miktarları bağışıklık hücrelerindeki antioksidan / oksidan dengesini korurken ve onları oksidatif stresten korurken, bazı mikro besinlerin aşırı miktarlarının da fonksiyonel faydaları bozabileceğini unutmamak gerekir.

CategoriesBlog

C ve D Vitamininin Fayda ve Amaçları nelerdir?

L-askorbik asit olarak da bilinen C vitamini, bazı gıdalarda doğal olarak bulunan, ve besin takviyesi olarak da bulunan suda çözünür bir vitamindir.

C Vitamini

L-askorbik asit olarak da bilinen C vitamini, bazı gıdalarda doğal olarak bulunan, ve besin takviyesi olarak da bulunan suda çözünür bir vitamindir. Çoğu hayvanın aksine, insanlar C vitaminini endojen olarak sentezleyemezler, bu nedenle beslenme için gerekli bir bileşendir. C vitamininin faydaları arasında bağışıklık sistemi eksikliklerine, kardiyovasküler hastalıklara, doğum öncesi sağlık sorunlarına, göz hastalıklarına ve hatta cilt kırışıklıklarına karşı koruma yer alabilir. C vitamini en iyi olarak, antioksidan özellikleri, zararlı reaktif oksijen türlerini temizleyebilmesi ve böylece vücudun hücrelerini ve dokularını oksidatif hasar ve işlev bozukluğundan koruyabilmesi ile bilinir. Bununla birlikte, vitaminin vücutta pek çok başka önemli işlevi de vardır ve bunların çoğunun sağlıklı bağışıklık işlevini desteklediği bilinmektedir.

D Vitamini

D vitamini, D2 vitamini ve D3 vitamini içeren iki ana gruptan oluşur. D2 vitamini yaygın olarak ergokalsiferol ve D3 kolekalsiferol olarak bilinir. Bunlar çoğunlukla kemiklerde ve dişlerde bulunur ve bunların korunmasına yardımcı olur. Doğada bulunan D vitamininin ortak kaynağı güneş ışığıdır. Vücuttaki bu vitaminin daha düşük konsantrasyonlarının enfeksiyon oranlarında artışa neden olduğu ve raşitizm ve diğer kemik ve eklem rahatsızlıklarının yanı sıra, bu vitaminin eksikliği mikrobiyal enfeksiyonlar, kanserler ve kalp nedeniyle ölüm oranlarının artmasına yol açmıştır. İnsanlarda her iki vitamin türü (D2 ve D3) kullanılır, ancak vitamin D3, güneş ışığından gelen ultraviyole radyasyonların varlığında insan hücreleri tarafından doğal olarak üretilirken ergokalsiferol veya D2 vitamini insanlarda sentezlenmez, bitkilerde sentezlenir ve ayrıca kullanılabilir. D3 vitamini, insan immün yanıtını düzenlemede önemli bir rol oynar. Aynı zamanda bağışıklık tepkisini düzenleyebilirler ve ayrıca insan vücudunun doğuştan gelen ve adaptif bağışıklığını düzenleyebilirler. Aynı zamanda iltihaplanma ve iltihaplanma nedeniyle oluşan diyabet gibi diğer kronik hastalıkların üstesinden gelmek için de önemlidir. Obezite, esas olarak iltihaplanmadan kaynaklanır ve yaygın olarak tip II diyabet olan diyabettir. D vitamini ayrıca kronik hastalık gelişimine yol açabilecek iltihaplanmalara etki eder ve modüle eder. D vitamininin kemik metabolizması ve kalsiyum homeostazı üzerindeki etkileri uzun zamandır bilinmektedir. Ortaya çıkan kanıtlar, D vitamininin hem doğuştan hem de hücre aracılı bağışıklık sistemlerinde rol oynayan kritik bir bağışıklık düzenleyicisi olduğunu göstermektedir. D vitamini eksikliğinin, birkaç bağışıklık aracılı hastalık, enfeksiyona yatkınlık ve kansere bağlı olduğu bulunmuştur. Son zamanlarda, D vitamini ile astım arasındaki olası bağlantıya ilgi artmaktadır. D vitamininin akciğer gelişimi ve bağışıklık sistemi işlevindeki rolünün daha fazla aydınlatılması, astımın önlenmesi ve tedavisi için derin etkilere sahip olabilir.

CategoriesBlog

Vitamin Grupları Nelerdir ?

Vitaminler, vücut tarafından yeterli miktarlarda sentezlenemeyen veya üretilemeyen ve dolayısıyla besinlerden veya takviye edici gıdalardan sağlanması gereken bileşiklerdir.

Vitaminler, vücut tarafından yeterli miktarlarda sentezlenemeyen veya üretilemeyen ve dolayısıyla besinlerden veya takviye edici gıdalardan sağlanması gereken bileşiklerdir. Yağda çözünen ve suda çözünen vitaminler olarak iki ana sınıfa ayrılmış olan 14 temel bileşiği içerir [1, 2].

1. Yağda Çözünen Vitaminler

a.) Vitamin A (Retinol)

b.) Vitamin D (Kolikalsiferol)

c.) Vitamin E (Tokoferol)

d.) Vitamin K

2. Suda Çözünen Vitaminler;

a.) Vitamin B1 (Tiamin)

b.) Vitamin B2 (Riboflavin)

c.) Vitamin B3 (Niasin)

d.) Vitamin B5 (Pantotenik Asit)

e.) Vitamin B6 (Pridoksin)

f.) Vitamin B7 (Biyotin)

g.) Vitamin B9 (Folat)

h.) Vitamin B12 (Kobalamin)

i.) Vitamin C (Askorbik Asit) [2]

Yağda çözünen vitaminler, alifatik ve aromatik yan zincirler bakımından zengindir. Lipofilik, hidrofobik yapılarından dolayı sadece lipitlerde ve yağlarda çözünürler. Birincil olarak non-polar yapıdadırlar ve daha az hidroksil grupları vardır. Genellikle lipofilik yapılarından dolayı kanda lipoproteinler aracılığı ile yani şilomikronlar vasıtasıyla taşınmaları gerekir. Yağda çözünen vitaminler besinlerdeki lipitler ile birlikte bağırsaklardan emilir [2, 3]

Yağda çözünen vitaminlerin aksine, suda çözünen vitaminlerin yapılarında daha fazla hidroksil ve nitrojen bulunmakta, bu da onların daha fazla hidrojen bağı oluşturmalarına ve doğada polar olmalarına olanak sağlamaktadır. Bu nedenle suda çözünen vitaminler suda çözünürler. Bitki ve mikroorganizmalar tarafında sentezlenirler. Hayvanlar, doku ihtiyaçlarını karşılayacak miktarda çoğu zaman senteleyemezler. Memeli canlılarda depo edilme düzeyleri çok düşüktür. Bu sebeple sürekli besinin sıvı ve gastrointestinal kanaldaki mikrooganizmalar tarafından temin edilmeleri gerekir. Kompleks yapısından dolayı B12 Vitamini dışında suda çözünen vitaminler genellikle fazla olduğunda vücuttan idrarla atılır [2, 3].

Bununla birlikte, yağda çözünen vitaminler fazla miktarda olduğunda genellikle yağlı dokularda ve karaciğerde depolanır ve bu nedenle fazla alındığında zarar verebilir [2].

Hem yağda hem de suda çözünen vitaminler, yaşamsal reaksiyonları yönetmede önemli işlevlere sahiptir ve koenzimler, antioksidanlar ve hormonlar için öncül olarak hareket ederek vücudun metabolizmasını sürdürme işlevine sahiptirler [2].

[1] Bingöl, G. 1997. Vitaminler ve Enzimler. Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Yayınları Ders Kitabı Serisi No:46 file:///C:/Users/Asl%C4%B1/Downloads/Vitaminler%20ve%20Enzimler.pdf

[2] Rodela, M. 2020. Biochemistry of Vitamins. 1-26. https://www.researchgate.net/publication/342644243_Biochemistry_of_Vitamins

[3]https://biyokimya.vet/documents/biyokimya/Vitaminler_ve_Koenzim_Fonksiyonlari.pdf